Faizsizfinans.net yazarı, duayen bankacı Aydın Gündoğdu, faizsiz bankacılık sisteminin ruhuna uygun olması için neler yapılması gerektiğini analiz etti…
Faizi içselleştirdik mi ? Bana mı öyle geliyor… Bu konuya biraz açmak ve faizle ilgili durumu netleştirmek, bu tartışmalara katkı sağlamak isterim.
Belediye’den bir yakınıma yapılacak ödemeyi almak için bir devlet bankasına yolum düştü. Bankonun hemen arkasında başörtülü bir hanım çalışan arkadaşımıza gözüm takıldı. Yıllardır horlanmış, kamusal alan olarak tanımlanan devletin birçok yerine ziyaretçi olarak dahi kabul edilmemiş, böylesi bir arkadaşımız artık devlet bankalarında çalışabiliyor. İlk bakışta güzel bir gelişme olarak düşünüyorum. Ancak, yapılan iş paranın alınıp satılması olunca olay biraz değişiyor tabi ki. Başörtüsü ile faizcilik yapmak, bir yerde yapılan işi, faizle problemi olan çevrelere de biraz sevimli gösteriyor gibi geliyor bana.
Yine aynı şube de 60-65 yaş aralığında mütedeyyin bir amca, yanında pür tesettür eşi ile birlikte bankodaki memurla tartışmaktadır. Kulak kesildim ister istemez, ne olduğunu anlamaya çalıştım. Amca bankanın vadeli hesap müşterisi, bir önceki aya göre aldığı faizle üç beş TL’lik bir gerileme olmuş ve bizim mütedeyyin amcamız hep-i topu 5 TL’ye itiraz ediyor. Aklıma bir dizi soru geliyor, çözümler aramaya çalışıyorum. Bu sadece bir örnek, mütedeyyin amcamız gibi binlerce, milyonlarca kişi var.
Faizsiz bankalar olarak ilk yıllarda, kendimizi anlatırken bankaların alternatifi değil, ikamesi olduğunu tekrarlayıp durduk. Gerçekten de bankalara gitmeyen, hatta bankaların çayını içmekten imtina eden bir kesimi faizsiz bankacılıkla çalışmaya ikna ettik. Yabancı kaynakla iş yapmanın kaldıraç etkisini/faydasını bankalardan uzak duran kesimler de gördü. İşler büyüdü, daha fazla yabancı kaynak ihtiyacı oluştu. Artık, bankacılık sektörüne kazandırdığımız bu müşteriler, zamanla faiz hassasiyetin de zayıflamasıyla faizli bankalarla da çalışmaya, faizle kredi almaya başladılar
Bununla birlikte, katılım bankalarınca faizsiz bankacılık prensiplerinin esneterek uygulanması, çok da bir fark yok algısının oluşmasına yardım etmiştir. Bankadan alınan kaynakla da mal alıyorum, katılım bankasından da mal alıyorum, ne fark var” sonucuna gelinmiştir. Halbuki Allah (cc) Bakara Suresi 275.ayette “Faiz yiyenler ancak şeytan çarpmış kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir.” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kılmıştır.” buyurmaktadır.
Faizsiz bankacılığın farkının bunca yıldır anlaşılamamasında, geleneksel finans yöntemlerinin kavramsal ve uygulama olarak geliştirerek farklılaşmak yerine, faizli bankaları kısmen de olsa taklit etmelerinin de çok büyük etkisi olmuştur.
Bankacılıktaki rekabet, faizsiz bankaları için bütçeleri, prensiplerin önüne geçirmemelidir. Helal dairesi bütçeleri gerçekleştirecek kadar geniştir. Faizsiz bankacılık prensiplerinin tam olarak uygulanması bu işe gerçekten inanan çalışanlarca mümkündür. İslami hiçbir hassasiyeti olmayan çalışanların, ne kadar eğitim verirseniz verin, faizsiz uygulama yapmasını beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır.
Faizsiz bankaların çalışanlarının bir müddet sonra faizli bankalarda çalışması, faizsiz bankacılıkla sektöre adım atmış müşterilerin faizli bankalarla çalışılmasına önemli ölçüde katkı sağlamıştır. Özellikle devlet bankası ve yönetiminde de faizsiz banka geçmişi olanlar varsa, mütedeyyin kesimin faizli bankalara da faize de sıcak bakmasında etken olmuştur.
Son yıllarda kullanılan tevarruk ve vak’ala yöntemlerinin danışma kurullarından geçmiş, faizsiz enstrümanlar olmasına karşın, uygulamada sıkıntılar bulunmaktadır. Bu enstrümanların, faizli banka ile çalışmaya alışmış bir müşterinin, konforundan taviz vermeden, aynı şekilde faizsiz banka ile çalışılmasında, her kapıyı açan maymuncuk vazifesi görmesi de “faizsiz bankalarla, faizli bankalar aralarında ne fark var kardeşim” algısının oluşmasında etkili olmuştur.
Faizle mücadelede, farkındalık oluşturma, gelinen noktadaki başarı ya da başarısızlık sadece mevcut katılım bankalarına bırakılarak, sorumluluktan kaçınılamaz. Tabi ki onlara da düşen bir dizi görev bulunmaktadır. Ancak, yıllarını bu sektörün gelişimine adamış, her şeye rağmen sektörün bugüne son derece başarılı bir şekilde taşımış sektör çalışanlarının yapabilecekleri sınırlıdır.
Bankalarımızda bugünkü uygulanan faiz, ekonomide üretim faktörü olan sermayenin maliyeti olan faiz, kuran ve sünnette yasaklanan faizden farklı mı? Faize karşı duyarlılığımıza bakarsak farklı gibi bir durum var? Şayet farklı ise, toplumu faizden kurtarmak için faiz tekrar tanımlanmalıdır. Değilse, o zaman toplumu faizden kurtarmak için hepimiz bir şeyler yapmalıyız.
2015 yılı başından beri tüm Cuma hutbelerini taradım, faize karşı duyarlılığımızı artıracak tek bir hutbeye rastlamadım. En büyük günahlardan bir olarak bildiğimiz zinadan bile 72 kat daha tehlikeli olan faizle bir şekilde tanışmış olanların oranı, diğerinden kat kat daha fazla olduğunu tahmin ediyorum. Faizi sadece ekonomik bir konu olarak değil, aynı zamanda dini bir mesele olarak ele alarak halkımızın faize karşı duyarlılığının artırılması son derece önemlidir.
Her yıl kurban organizasyonu düzenleyen, devlet kurumları başta olmak üzere, çok sayıda vakıf, cemaat, cemiyet, derneğe şahit oluyoruz. Tabi ki hayırlı bir hizmet emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Ne var ki, faizle mücadele konusun da bu STK’ların birinde bile bir faaliyet yok. Bu normal değil, faize yaklaşmak haram, kurban kesmek vacip/sünnet. İşi sadece faizle mücadele eden STK’lar kurulsa çok büyük hizmet etmiş olurlar.
Selam ve dua ile…
Aydın Gündoğdu
Sayın Müdürüm,
Teşekkürler verdiğiniz bilgiler için.
Öncesinde katılım bankacılığı şimdiler de ise Kamu bankasında çalışan bir fert olarak, manevi açıdan huzursuzluk yaşamaktayım. Kamu Katılım Bankacılığı ve Özel Katılım Bankacılığı birlikteliğinde İslamiyetin yayılması çerçevesinde inanan çalışanlarla güzel günlere ulaşırız İNŞAALLAH.
Elinize sağlık. Güzel bir yazı olmuş. Katılım bankaları prensip ve hassasiyeti çok önemli bir hal almiştır.